Friday, May 25, 2007

Zeybekiko

ÇAKICI

Halk Operası
Yazan: Şükrü TÜL



Sahne-I
Orkestra akşam alacasını bildirir.
Zeybekler ve kadınlar karışık biçimde sahneye girerler

Zeybekler Korosu:
Dağlar! Dağlar! Dağlar!
Biz ovanın çok çekmiş insanları,
Önünüzde eğiliriz,
Uzaktan bildiğimiz karlı doruklar,
Önünüzde eğiliriz,
Suları gönderen binbir pınar,
Önünüzde eğiliriz.
Kokulu yapraklar, kokulu çiçekler
Önünüzde eğiliriz..


Kadınlar korosu:
Dağlar, çocuklarımızı saklar!
Dağlar, çocuklarımızı bağrında uyutur!
Dağlar, çocuklarımızın örtüsüdür!

Erkek Sesi:
Güme dağı, Bozdağ
Koyaklarında kavaklarıyla, başında karlarıyla
Karlıklarıyla, sularıyla, sürgünleriyle,
Deliceleriyle, çayırlarıyla, cinibizden beri,
Güme dağı, Bozdağ,
Ovanın üstünde bakıştır bize,
Kim düşerse dara, yokuş değildir bize,
Kim erişirse zirvelerine, yakışır bize,
Güme Dağı, Bozdağ, Madran, Beşparmak, Karıncalı
Yuvadır bize, yoldur başkaldırışımıza..

Orkestra/zeybeklerin oyunu
Zeybekler çekilir/sahneye Iraz girer/elinde kanlı bir gömlek taşımaktadır..

Iraz:
Dağlar neden saklamadınız erimi, efemi
Neden gösterdiniz yerini,
Neden demediniz..

Dağlar neden verdiniz ele erimi
Neden saklamadınız koynunuzda
Neden verdiniz..

Kadınlar korosu:
Öldü mü erin,
Efem öldü mü..
Öldü mü Çakıcı...
Hangi dağ verdi ölüsünü
Hangi koyak alıkoyamadı dirisini...

Iraz:
Duyun Ödemişliler, Birgililer, tüm ova insanı duysun
Çakıcı öldü diye herkes bilsin,
Dağlar artık yalnız kalsın,
Sular artık istediği gibi aksın,
Çeşmeler sussun,
Susasın toprak, artık hiç bir ağulu ot, yaprak saramaz bu acıyı
Yörük obaları kalksın
Artık hiçbir ağı dindiremez bu ayrılığı
Sürsün atlılar................

2 comments:

yeliz ışıldakçı said...

körler gibiyim ben .önce ve hep seslere vurulurum.fakat kelimelerinde bir sesi ve en önemlisi anlatılara giydirecek kıyafetlerinin oluğunu gördüm sizde.Zeybeklerin ve kadınların dağlara,akan bir pınara,bir çiçeğin yaprağına duyduğu minnettarlık,saygı bu derece güzel anlatılabilirdi.ve sonrasında ihanet,bir kancık pusunun yarattığı düş kırıklığı ve güven yitimi böylesine küstürmüşken anaları,zeybekleri ve de ırazları burdan duyabildim ağıtlarını.koronun içindeki kadınlardan biri oldum.yaşattırdığınız için teşekkürler.kaleminize,yüreğinize sağlık...

Nina said...

Ne güzel okumuş Yeliz Işıldakçı..
Sözcüklerin sesi, kılığı, dekoru ama ille de notaları! Aslında nota demekte yüzeyel kalıyor. Her enstrüman, her ağaç, her duygu da farklı bir müzik yaratır aynı notalardan. Bu dizeleri gördüğümden beri kulağıma çalınan en lirik motiflerle yeniden, yeniden dinliyorum onları. Dilerim yakınlarda birgün kendi müziğiyle birleşir de yankılanır gök kubbenin altında. Nina