Saturday, August 30, 2008

Eylül fırtınaları


Dikkat edilecek işler

Eylül’e adım atacağız.Eylül’e ayak basış serin bir mahzenin, bir ayazmanın içine girer gibidir. Dışarıda parlak bir güneşi bırakarak, içerideki nemli serinliğe adım atar gibidir. Gölgede bir denize bakabilirsiniz Eylül sabahında. Işıklı gökyüzü yazdan kalmadır ama gölgede bir serinlik sizi yerinize çiviler.

Eski takvimlere göre 1 Eylül leyleklerin gitme zamanıdır. Leylekler çatılarda, ev bacalarında, fabrika bacalarında çalılardan yapılma yuvalarını siz görmeden bırakıp gitmeye başlayacaklardır. Çalı yığınları yuvaların üstünde birkaç partal çuval parçasını, rafya kırıntısını, eski bir fanilayı da bırakıp gideceklerdir. Yılanların oh deme zamanı öyleyse! Sulak derelerin çoğu kuruduğuna göre birkaç pamuk tarlasının karıklarında kurbağaların çığlıkları da leylekleri mutlu etmeye yetmez Eylül olunca. Dere yataklarının iyice tabanı çıkmıştır. Kumlu çukurlara dönmüştür en derin yerler.Bağların topraklarında yeşil kuyruklarını savuran kertenkeleler de seyrekleşmiştir. O halde gitmek gerek!

Uluğ takvimine göre güneş 1 Eylül’de 5.26’da, 30 Eylül’de 5.55’de doğacaktır. Batışı ayın girişinde 18.44, çıkışında 17.55’de gerçekleşecek ve 30 gün boyunca 1 saat 18 dakika gün kısalacaktır. İlk haftada sisli ve mutedil bir hava bizi bekliyor. İkinci haftada yağmur ve rüzgar var. Üçüncüsü nemli ve ılık. Son hafta ise sisli günlerle dolu.

Ayın 2’sinden başlayarak iki gün fırtına var. 6 Eylül Bıldırcın fırtınasına karşılık gelen çalkantılı bir gün olacak. 12’sinde Çaylak fırtınası esecek. 20’sinde adsız bir fırtına ortalığı değiştirecek. 23 Eylül günü güneş Sümbüle burcundan çıkıp Mizan burcuna girecek. 28 Eylül günü yine bir fırtına var; Kestane karası fırtınası. 30 Eylül’de sonunda Turna geçişi fırtınası ile günler artık kısalığını duyuracak.

Eylül’de çok meyve yenmemesi tavsiye olunsa da Çavuş üzümü, armut, karpuz-kavun ve mürdüm eriği önerilmektedir. Cevizler taze olduğundan özellikle tatlıların taze cevizli olanları yenebilir. Balık bulunabiliyorsa kılıç balığı ve torik ızgarası yenmelidir. İncirlerin dalda kalanlarını aramaya çıkmak gerekebilir. Bu saatde kuru incir bulunacaktır ama dalında hala taze incirler derin bahçelerde izlenmelidir. Ayva ve nar henüz olgunluğa ermedikleri için biraz daha beklenmelidir.

Birkaç yağmur sağnağına rastlanılırsa iyidir. Toprağın ıslanışı ve koku bırkaması solunmalıdır. Derinlerdeki toprak kokusunun çıkışı insan aklının unuttuğu, yitirdiği şeyleri canlandırır. Bir taşın ıslaklığına el vurulmalıdır. Dahası varsa ceviz ağacı altında serinlikte oturulmalıdır. Suyun aktığı geçtiği yerlerde koku verimli olmaz. Deniz ilk yağmurdan etkilenmez. Eski çarpınışını ve sıcaklığını daha korur. Bir de havanın mavliğinin içine bakılmalıdır. Bu da aklın sakinleşmesini getirir. Eylül’de kışa giriş kokusu olsa da gerginlikten kaçınılmalı. Aceleci olunmamalı ve serinlik sabah gölgelerinin tadını çıkarmalıdır.

Gidilebiliyorsa denizin altındaki görüntü izlenmeli, papaz balıklarının kara kara salınışlarında iç huzuru aranmalıdır. Bunlar otluk taşlık yerlerde öbeklenirler ve salınırlar. Su içindeki bitkilerin olgunluk zamanı, yani yazları geldiği için tohumları da vardır. Sıcak yukarıdan aşağıya daha kaçmaz. Derinlerde serin, ağır sular vardır. Oralara dek inmeli ve soğuğun uyarışına teslim olunmalıdır. Bu sırtınızdan bir aydınlanma getirir ve iç huzuru sağlar. Alnınızın serinliğini bulursunuz. Taşlar kızgın olduğu için bu ayda ayaklarınızı değdirmekten kaçının. Avuç içlerinize derin deniz kumu alabiliyorsanız elektiriğine kapılabilirsiniz. Bitkiler kuruduğu, taşlar kızdığı için, denizin yüzü hala sıcak olduğu için içinize çekecek havayı bu ay bulamabilirsiniz. Bunun için derinlerde soğuk suyun genzinize kaçmasına izin verin ve su yüzüne çıkınca soluk alın.

Giysileriniz için pamuklular yeterlidir. Şapka için güzel günler. Derinin tadını çıkarabileceğiniz havalar olduğu için ayakkabı seçerken de dikkatli olmalı.

No comments: